favoriler : ağustos'15

1. müzik:

ağustos ayı benim için bütünüyle "electronic indie ve folk" dediğimiz müzik türleriyle geçse de, ay sonunda yayınlanan halsey'nin BADLANDS albümü aklımı başımdan aldı diyebiliriz. şarkı sözleriyle, konseptiyle, en küçük ayrıntısına kadar aşık olduğum ritimleriyle benim için baştan sona mükemmel bir albüm olduğunu söyleyebilirim. halsey sadece müziğiyle değil, stili ve karakteriyle de beni büyüleyen insanlardan biri ama hayır, bu favori yazımı ona olan "çılgın fan" derecesindeki hayranlığımla doldurmayacağım.

işte BADLANDS albümünden favori 6 şarkım:

• new americana
• ghost
• colors
• gasoline
• strange love
• drive

bunun dışında, tüm ay boyunca kulaklığımdan sıklıkla yankılanan (şaka yapıyorum, yeni aldığım sennheiser hd 202 kulaklıklarım dışarıya bir desibel bile ses sızdırmıyor) şarkılar:

• all we do - oh wonder
• i gave you all - mumford & sons
• i can't stop drinking about you - bebe rexha
• dollhouse (jai wolf remix) - melanie martinez
• all these things that i've done - the killers
• king - years & years
• shut up and dance - walk the moon

2. kitap:

bu ay fazla kitap okuyamadığımı utançla dile getirmek istiyorum. yazdan kaynaklandığını sandığım bir tembellik (normalde de pek aktif bir insan olduğum söylenemez) tüm ay üstümdeydi ve bir kitap kapağını zor açtım, o kitap da chuck palahniuk'dan dövüş kulübü oldu.

büyük bir fight club hayranı olarak, filmini defalarca izlediğim bu senaryonun bir de kitabını okumayı uzun zamandır istiyordum. nihayetinde bu ay elime geçen kitabı okumakta hiçbir zorluk çekmedim. birbirinden alakasız yerlerde kopup, başlayan bölümlerin kitabı daha da ilginç hale getirdiğini düşündüm ve bir sonraki bölümde ne olacağı merakı (bilsem bile) kitabı daha çabuk bitirmemi sağladı. filmde beynimi sarsan efsanevi replikleri, bu kitabın altında çizmek gerçekten çok keyifliydi.

• tyler bana bir garsonluk işi buluyor, sonra ağzıma bir silah sokmuş ve diyor ki, sonsuza kadar yaşamak istiyorsan, ilk adım olarak ölmek zorundasın.

3. film:

bu ay sadece ama sadece bir yeni film izlemiş olduğum gerçeği. (rana bu satırlarda ne kadar tembel bir insan olduğunu bir kez daha fark eder.) the theory of everything'in beni derinden sarsmadığını rahatlıkla söyleyebilirim, zaten filmin de bu konseptle yapıldığını pek düşünmüyorum. izlerken çoğunlukla beni sakinleştiren ve odama bir menekşe daha koymak istememe neden olan bir havası vardı. (best betimleme ever)

oyuncu kadrosunu gerçekten beğendim ve eddie redmayne (stephen hawking'i canlandıran ingiliz beyefendi) ağabeyimize ciddi ciddi fangirllük yaptım. adını sıkça duyduğum ve kitaplarına göz attığım bu bilim insanının hayatını daha az komplike ve daha çok keyifli yoldan, bir filmle öğrenmenin genel kültür açısından da faydalı olduğunu düşünüyorum. bir bakarsın kim milyoner olmak ister?'de soru olarak gelir. (gelmedi) 

4. rastgele:

beni tanıyanlar parfüm takıntımı çok iyi bilirler ve her hafta farklı bir kokuyla çıkageleceğime neredeyse emindirler. eh, insanların beklentilerini karşılamamak olmaz tabi. bu ay taktığım parfümse love by chloe. anlatacak pek bir şey yok aslında. temiz mi temiz bir koku ve kesinlikle ağır veya boğucu değil. 

bir antalyalı olarak denizin ve sıcağın hakkını vermek en önemli görevimiz. ama ben bu ay genelden farklı olarak yatın hakkını fazlasıyla verdiğimi düşünüyorum. ailemle çıktığımız yat gezilerinin senelerdir rutin haline geldiği bir gerçekti fakat bu defa işi biraz abartıp, bir ayda iki defa yat gezisine çıktık. küçükken defalarca gördüğüm yerler, koylar, mağaralar bana pek bir anlam ifade etmiyordu ama büyüdükçe değişen bakış açımla her şeye farklı baktım bu defa. açık denizlerdeki o turkuazımsı renk beni resmen büyüledi. 

bu ay bu kadardı sanırım. ağustos her şeye rağmen güzel bir ay oldu. onu bu denli güzel yapan sevdiklerime sonsuz teşekkürler...

-araina